Angelman Sendromu nedir?

Angelman sendromu

Angelman sendromu, 1965 yılında bir İngiliz çocuk hastalıkları uzmanı Harry Angelman tarafından, öğrenme güçlüğü semptomları, çok az konuşma veya hiç konuşmama, ataksik ve sarsıntılı hareketler ve mutlu bir sosyal eğilime sahip çocuklar üzerinde tespit edilmiş bir sendromdur. Angelman sendromu nadir görülen nörolojik bozukluktur. Zihinsel ve gelişimsel yetersizlikler, kukla benzeri ataksik hareket ve fenotip, ayrıca uyku bozuklukları ve hiperaktivite ile kendini gösteren, çoğunlukla sinir sistemini etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. 

Angelman sendromunun nedeni 

Angelman sendromu hakkında, 1987’de, 11-13 bölgesinde (15q11-13) kromozom 15’in uzun kolunda de novo mikrodelesyonları ortaya çıkarıldı. Daha sonra, 15q11-13 bölgesini içeren Angelman sendromuna neden olabilecek silinmeler dışında birden fazla mekanizma olduğu gösterildi. Artık Angelman sendromunun birincil nedeninin, beyinde genellikle anne tarafından ifade edilen ubikuitin-ligaz E3A’nın (UBE3A) seçici bir işlev kaybı olduğunu biliyoruz. Özetle Angelman sendromuna (AS), nöronlardaki baba kromozomu üzerindeki fizyolojik genomik baskılanma ile birlikte anne kromozomu üzerindeki UBE3A geninin patolojik eksikliğinden kaynaklanır. 

Angelman sendromunun sıklığı 

Angelman sendromu 12bin-20bin’de 1 görülen bir genetik hastalıktır. Cinsiyet olarak eşit sıklıktadır.  

Angelman sendromunun belirtileri 

Angelman sendromunun belirtileri sinir sistemi ile sınırlıdır. Sinirlerin iletiminde bozukluk meydana gelmektedir. Angelman sendromlu bir çocuk, yaklaşık 6 ila 12 aylıkken, desteksiz oturamamak veya gevezelik sesleri çıkarmak gibi gecikmiş mental gelişim belirtileri göstermeye başlar. Daha sonra hiç konuşamayabilirler veya sadece birkaç kelime söyleyebilirler. Bununla birlikte, Angelman sendromlu çocukların çoğu, jestler, işaretler veya diğer sistemleri kullanarak iletişim kurabilmektedir. 

Angelman sendromlu bir çocuğun hareketleri de etkilenir. Denge ve koordinasyon sorunları nedeniyle yürümekte zorluk çekebilir. Kolları titreyebilir veya sarsıntılı hareketler yapabilir ve bacakları sert olabilir. 

Angelman sendromunun (AS) sunumunun başlıca ayırt edici özelliği, hareket ve denge bozukluğu (ataksi), konuşma kusurları (yok veya çok az), psikomotor gecikme, el çırpma (mutlu kukla gibi) ile uygunsuz kahkaha atakları ve nöbetler ile karakterizedir. 

Birkaç ayırt edici davranış, Angelman sendromu ile ilişkilidir. Bunlar şunları içerir: 

  • sık sık kahkaha ve gülümseme, 
  • kolayca uyarılabilir olmak, genellikle el çırpmak 
  • huzursuz olmak (hiperaktif) 
  • kısa bir dikkat süresine sahip olmak 
  • uyku sorunu ve diğer çocuklardan daha az uykuya ihtiyaç duyma 
  • su ile özel bir hayranlık 

Yaklaşık 2 yaşına gelindiğinde, Angelman sendromlu bazı çocuklarda arkası düz olan küçük bir kafa yapısı (mikrosefali) ile fark edilebilir. Mikrosefali tüm vakalarda görülmeyebilir. Angelman sendromlu çocuklar bu yaş civarında nöbet geçirmeye başlayabilir. 

Sendromun diğer olası özellikleri şunları içerir: 

  • Dilini dışarı çıkarma eğilimi 
  • Şaşılık 
  • Diğer aile üyelerinden daha soluk olan cilt, saç ve gözler (hipopigmentasyon) 
  • Geniş aralıklı dişlere sahip geniş bir ağız 
  • Omurganın yan yana eğriliği (skolyoz) 
  • Dil itme; emme/yutma bozuklukları 
  • Bebeklik döneminde beslenme sorunları 
  • Trunk hipotoni 
  • Prognatizm  
  • Aşırı çiğneme/ağzına alma davranışları 
  • Hiperaktif alt ekstremite derin tendon refleksleri 
  • Pronasyonlu veya valgus pozisyonlu ayak bilekleri ile geniş tabanlı yürüyüş 
  • Özellikle yürüyüş sırasında kaldırılmış, esnetilmiş kol pozisyonu 
  • Isıya karşı artan hassasiyet 
  • Uyku bozuklukları 
  • Suya karşı aşırı ilgi  
  • Yiyecekle ilgili anormal davranışlar 
  • Obezite (çocuklukta) 

 Angelman sendromlu bazı küçük bebekler, emme ve yutmayı koordine edemedikleri için beslenmede zorluk yaşayabilirler. Bu gibi durumlarda bebeğin kilo almasına yardımcı olmak için yüksek kalorili bir formül önerilebilir. Angelman sendromlu bebeklerin reflü tedavisi görmesi gerekebilir. 

Angelman sendromlu çocukların çoğu, üç yaşına kadar yürümeyi başaramaz ve bazıları hiç yürümez ve tekerlekli sandalyeye bağlı kalır. Yürüyüş ataksiktir, ayak parmaklarında yürüme ve sarsıntılı kol hareketleri vardır. Hatta bazılarının dirseklerinde esneyen kolları kalkıktır. 

Angelman sendromunun teşhisi 

Bir çocuğun gelişimi gecikirse ve sendromun ayırt edici özelliklerine sahiplerse Angelman sendromundan şüphelenilebilir. Hatta doğumdan önce dahi gelişme gereiliğinden şüphelenilmesi durumunda akla gelebilir. 

Teşhisi doğrulamak için testler uygulanır. Kan örneğinde birkaç genetik test yapılacaktır. Bu testler metilasyon çalışmaları, FISH testi, DNA dizileme ve EEG olabilir. Ayrıca polisomnografi ile uyku çalışması da yapılması gerekebilir.  

Angelman sendromlu her çocuk için, duruma neden olan genetik değişikliği bilmek önemlidir. Bu, Angelman sendromlu başka bir çocuğunuz olma ihtimalinin olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur. 

Angelman sendromlu çocukların çoğuna, fiziksel ve davranışsal semptomların ortaya çıktığı 9 ay ile 6 yaş arasında teşhis konulur. 

Angelman sendromunun tedavisi 

Angelman sendromunun kesin tedavisi yoktur. Tedaviler semptomlara yöneliktir. Hastanın kliniğinde görülen olumsuzluklara göre ayrı ayrı çalışma yapılır.  

Beslenme sorunları olan hastalarda, özellikle bebeklerde emme zayıf olabilir. Hatta bazen emzirmek mümkün olmayabilir. Kilo alımının izlenmesi ve beslenme konusunda tavsiye ve eğitim için uzman ekiplere sevk edilmesi için özel meme uçlarının kullanılması tavsiye edilir. 

Gastroözofageal reflü olan hastalarda magnezyum karbonat ve alüminyum hidroksit uygulaması yapılabilir. Kabızlık problemi için sıvı alımının artırılması, lifli ve müshil açısından zengin bir diyet de kullanılabilir. 

Obezite ile mücadele için düzenli kilo ve VKİ kontrolü, düzenli egzersiz ve ketojenik diyet faydalıdır ve etkilidir. 

Gelişimsel yetersizlikler erken dönemde bireyselleştirilmiş ve aktif bir müdahale programına ihtiyaç duyar. Gelişimi değerlendirmek için Bayle ölçekleri kullanılmalıdır. Kaba ve ince motor hareketlerde gecikmesi olan hastalarda hareket becerilerini geliştirmek, duruş yönetimi ve kontraktürleri yönetmek için fizyoterapi, ortez ve mesleki terapi gereklidir. İletişim bozuklukları için konuşma ve dil terapisi sözlü ve sözsüz iletişim yöntemleri kullanılarak yapılabilir. Bilgisayarlar bu konuda büyük ölçüde yardımcı olabilir. 

Nöbetler başlayan hastalarda en etkili ilaçlar sodyum valproat, klonazepam ve fenobarbitaldir. Karbamazepin ve vigabatrin gibi ilaçlar bu hastalarda etkisizdir ve nöbetlerin kötüleşmesine neden olabilir. 

Uyku bozuklukları için uyku hijyeni çalışmaları ve bazen melatonin türevleri kullanmak gerekebilir.  

Şaşılık ve görme problemleri açısından periyodik göz kontrolleri mutlaka yapılmalıdır. 

Hastalığın tedavisine katkıda bulunabilecek genetik tedavi çalışmaları devam etmekte olup ümitli gelişmeler görülmektedir. 

 

 

Scroll to Top