Fenilketonüri nedir? 

Fenilketonüri nedir? 

Fenilketonüri, vücutta fenilalanin hidroksilazı (PAH) kodlayan gendeki mutasyonların neden olduğu doğuştan gelen bir metabolizma bozukluğudur.  Bu mutasyonlar resesiftir. Yani bütün taşıyıcılar hasta olmayabilir. Fenilalanin hidroksilaz karaciğerde salgılanan bir enzimdir. Fenilalanin molekülünden tirozin dönüşümünü sağlar. Genetik bozukluk varsa bu enzimin kandaki seviyesi azalır, fonksiyonları zayıflar ve kandaki fenilalanin seviyesi yükselir. Bu durumda kan fenilalanin seviyesi artar ve kanda tirozin düzeyleri düşer. Fenilalanin normalde toksik halde iken tirozine dönüştürülerek toksisitesi azaltılır ve atılır. Bu dönüşümün olmaması veya zayıflaması toksik düzeydeki fenilalanin seviyelerine sebep olur ve kan fenilalanin seviyesi yükselerek beraberinde klinik belirtiler gösterir. Fenilalanin metabolitleri olan proteinlerin de birikmesi ile bu klinik belirtiler artabilmektedir. 



Fenilketonüri (PKU) hastalığına sebep olan 1000’den fazla mutasyon vardır. En yaygın olanı 408. pozisyonda (yani, Arg408Trp) argininin (Arg) triptofan (Trp) ile yer değiştirmesidir. Bu mutasyonun varlığında fenilketonüri daha belirgin seyrederken diğer mutasyonlarda hastalık daha hafif seyredebilir.  

Fenilketonüri taraması nedir? 

Yenidoğan bebeklerde topuk kanı örneği alınarak fenilketonüri taraması yapılır. PKU doğrulanırsa, ciddi komplikasyon riskini azaltmak için hemen tedavi verilecektir. Tedavi özel bir diyet ve düzenli kan testleri içerir. PKU’lu yenidoğanlar doğumda normal görünebilir ve ilk belirtiler birkaç ay sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler cilt ve idrardan gelen küf kokusu, açık ten, egzama, nöbetler, titreme ve hiperaktiviteyi içerebilir. Türkiyede fenilketonüri görülme sıklığı 4000’de 1 dir. Taşıyıcı durumunu bilmek müstakbel ebeveynler için faydalı olabilir; her ikisi de bir PKU taşıyıcısıysa, PKU’lu çocuk sahibi olma oranı %25’tir. 

Fenilketonüri (PKU) belirtileri nelerdir? 

Tedaviye erken başlanırsa PKU genellikle herhangi bir belirtiye neden olmaz. Tedavi edilmediğinde, PKU beyne ve sinir sistemine zarar verebilir ve bu da öğrenme güçlüklerine yol açabilir.  



Tedavi edilmeyen PKU’nun diğer semptomları şunları içerir: 

  • Sık öfke nöbetleri ve kendine zarar verme atakları gibi davranışsal zorluklar 
  • Bu duruma sahip olmayan kardeşlere göre daha açık ten, saç ve gözler (fenilalanin, ten ve saç renginden sorumlu pigment olan vücudun melanin üretiminde yer alır) 
  • Egzama  
  • Sık hastalanma 
  • Kollarda ve bacaklarda titreme hareketleri 
  • Epilepsi 
  • Nefeste, ciltte ve idrara küf kokusu 
  • Açık renk cilt 

Fenilketonüri tedavisi 

Fenilketonüri tedavisini yönetmek kompleks bir uygulamadır. Hastanın mutasyonuna ve kliniğine göre değişkenlik gösterebilir. Erken teşhis edildiğinde klasik PKU , düşük fenilalanin düzeylerini ve yeterli Tirozin alımını korumaya odaklanan ömür boyu diyet tedavisi ile tedavi edilebilir. Bu diyet müdahaleleri genellikle yüksek fenilalanin seviyelerine bağlı en ciddi bilişsel bozulmayı önlemede etkilidir. Bununla birlikte, PKU için diyet tedavisi selenyum, bakır, magnezyum ve çinko eksiklikleri ile ilişkilendirilmiştir. Fenialanin hidroksilaz bu hastalarda kararsız olduğu için enzim eksikliğini tamamlama/replasman tedavisi mümkün olmamaktadır. Ancak yakın zamanda fenilalanin amonyak liyazdır (pegvaliaz ) enzimi çalışmaları gelişme göstermektedir. Gen tedavisi çalışmaları da devam etmektedir. 



PKU’nun ana tedavisi, yüksek proteinli gıdalardan (et, yumurta ve süt ürünleri gibi) tamamen kaçınan ve patates ve tahıllar gibi diğer birçok gıdanın alımını kontrol eden düşük proteinli bir diyettir. Düşük bir fenilalanin diyetinin yanı sıra, PKU için umut verici ilaçlar geliştirilmektedir. Oral sapropterin dihidroklorür (KUVAN), bazı PKU hastalarında fenilalanin seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir. Hangi PKU hastalarının BH4’e yanıt verdiğini tahmin etmek henüz mümkün değildir, ancak bu belirlemeyi yapmak için 30 günlük bir deneme yapılabilir. Cesaret verici bir şekilde, sapropterin dihidroklorür tedavisi bazı PKU hastalarında beyin fonksiyonlarını iyileştirir.   

Ek olarak, PKU’lu kişiler, normal büyüme ve sağlık için gerekli tüm besin maddelerini aldıklarından emin olmak için bir amino asit takviyesi almalıdır. 

Ayrıca, PKU ve ilgili koşulları olan kişilerin diyetlerine dahil etmeleri için özel olarak tasarlanmış yaygın gıdaların (un, pirinç ve makarna gibi) birkaç düşük proteinli versiyonu da vardır. Bunların çoğu reçeteyle satılmaktadır. 

Yüksek bir fenilalanin seviyesi doğrulanırsa, bebeğe hemen düşük proteinli bir diyet ve amino asit takviyeleri verilir. 

Fenilalanin seviyeleri, parmaktan alınan kanın özel bir karta toplanması ve laboratuvara gönderilmesiyle düzenli olarak izlenir. 

Bir diyetisyen, çocuğunuz büyüdükçe ve ihtiyaçları değiştikçe revize edilebilecek ayrıntılı bir beslenme planı oluşturacaktır. 

PKU’lu bir kişi, çocukluğu boyunca düşük proteinli bir diyete bağlı kaldığı ve fenilalanin seviyeleri belirli sınırlar içinde kaldığı sürece, sağlıklı kalacak ve doğal zekası etkilenmeyecektir. 

PKU’lu kişiler, vücutta fenilalanin’e dönüştüğü için aspartam içeren gıda ürünlerinden de kaçınmalıdır. Bazı çocukların soğuk algınlığı ve grip ilaçları gibi aspartam içeren ilaçlar da vardır. Aspartam içeren herhangi bir ilacın, ilaçla birlikte verilen hasta bilgilendirme broşüründe belirtilmesi yasal bir zorunluluktur. 

Fenilketonürili bir çocuğun kanındaki fenilalanin düzeylerini ölçmek ve tedaviye ne kadar iyi yanıt verdiklerini değerlendirmek için düzenli kan testlerine ihtiyacı olacaktır. 

Fenilketonürili hastalarda, hastalık erken dönemde teşhis edilip tedavi başlansa dahi mental gerilik görülebildiği tespit edilmiştir. 


Scroll to Top