Fitoterapi (Herbal Medicine) nedir?
Fitoterapi, Yunanca fito (bitki) ve terapi (tedavi) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş olan, bitkilerle tedavi anlamında kullanılmaktadır. Aslında bitkileri hastalıkları tedavi etmek veya tedavi etmek için kullanan bir tıp alanıdır. Bu alanda yapılan tedaviye fitofarmakoterapi de denilmektedir. Fitoterapi yerine Herbal Medicine ifadesinin kullanıldığı bölgeler de vardır.
Fitoterapi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, tıbbi bitkilerin ve türevlerinin (bitkisel tedaviler veya bitkisel ilaçlar) kimyasal bileşenlerinin farmakolojik özellikleriyle ilişkili olarak, önleyici veya tedavi edici amaçlarla doğru kullanımına izin veren tıbbi disiplin olarak tanımlanmıştır.
Yasal durum ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. ABD’de bitkisel ürünler için güvenlik, farmasötik ilaçlardan daha serbest ve farklı bir yapıdadır. ABD’de bitkiler, gıda katkı maddeleri olarak ele alınmakta ve 1994’te “Dietary Supplement Health and Education Act (DSHEA)” tarafından ortaya konulmuş düzenleme esaslarına tabii tutulmaktadırlar. FDA (The Food and Drug Administration ) bitkisel ürünleri gıda destekleyicisi olarak sınıflamaktadır ve reçeteli ürünler gibi düzenlemeler getirmemiştir. Bundan dolayı markalar arasında kalite ve doğruluk bakımından büyük farklılıklar getirmektedir. Kanunlara göre bu tip ürünler sağlığımız açısından herhangi bir tehlike oluşturmadıkları sürece kullanılabilecekler demektir. Avrupa Tipi Bitkisel Tedavi sisteminde ise bitkisel ilaçların bitkisel ilaç tarifine tam olarak uyması gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak Avrupa Farmakopesi, Avrupa Bilimsel Fitoterapi Kooperatifi ESCOP tarafından (www.escop.com) ayrıntılı bitkisel drog monografları yayınlanmıştır. Avrupa ülkeleri üretim tekniklerini geliştirmişler ve bitkisel ilaçlarını iyi ilaç üretim tekniklerine göre yapmaya başlamışlardır. Ülkemizde de çoğunluğu gıda katkı maddesi olarak ticari kullanıma sunulan bitkisel içerikler, ilaç olarak kullanılması hedeflendiği taktirde Sağlık Bakanlığından ruhsat alınması gerekmektedir. Bu amaçla yayınlanmış olan “Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği” ne göre hareket edilir.
Bazı ülkelerde fitoterapötik ürünlerin ilaç olarak ruhsatlandırılması yeterli görülürken, diğer ülkelerde fitoterapi geleneksel tıbbın bir biçimi olarak görülmektedir.
Güney Kore ve Japonya gibi bazı ülkelerde kanıtlanmış fitoterapi ürünleri sağlık sigortası kapsamına entegre edilmiştir. Çin, Hindistan ve Nepal dahil olmak üzere diğer ülkeler, geleneksel tıp hizmetleri kapsamına giren bitkisel ilaçlar için geniş bir sağlık hizmeti kapsamı sunmaktadır. Bununla birlikte, dünyanın diğer birçok yerinde, bu tür ürünler sağlık hizmetleri veya sağlık sigortası programlarına entegre edilmemiştir. Bunlar daha çok hastanın özel seçimidir ve genellikle reçetesiz (OTC) ürünler olarak satılırlar, ancak bu ürünler genel hekimler ve naturopatik dahil olmak üzere çok çeşitli sağlık hizmeti uygulayıcıları tarafından önerilebilir veya reçete edilebilir.
Bitkisel ilaçları tek tek bitkilerin veya bitki gruplarının aktif bileşenlerini içeren etiketli, değerlendirmesi ve çalışması tamamlanmış tıbbi ürünler olarak düşünebiliriz. Ayrıca meyve suları, sakızlar, lipit fraksiyonları, uçucu yağlar ve bu türden diğer tüm maddeler de bu gruptadır.
Sentetik ilaçlar gibi fitoterapiler, içerdikleri farmakolojik faaliyetlerden sorumlu kimyasallar nedeniyle hayvanın yanı sıra insan organizması üzerinde de etki gösterirler. Etkileri, farmakolojik olarak aktif kimyasal bileşenlerin doğasına ve konsantrasyonuna bağlıdır. Her bir bitkisel kaynak için, belirli bir terapötik etkinin atfedildiği bazı karakteristik aktif bileşenler kabaca tanımlanmış olsa da bitkilerde, etkilerini düzenlemeye katkıda bulunan onlarca diğer olağanüstü tamamlayıcı madde ve mineraller vardır.
Belirli durumlarda terapötik bir etkiye sahipken, bitki materyalinde bulunan kimyasallar güvenlik sebepleriyle insanlarda yüksek dozlarda kullanılmaz. Çünkü bitki içeriğinin tüm diğer parçaları net olarak bilinmemektedir. Bu durum birey açısından risk oluşturabilmektedir. Örneğin gıdalar dahil ağızdan alınan her şey ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu durum ilaçların etkisinde artış ya da azalışlara ve yan etkilere neden olabilir. Hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, diyabet, depresyon gibi kronik hastalıklara sahip yaşlı hastalarda düzenli ilaç kullanımının yanı sıra destekleyici amaçlı alınan ilaç dışındaki (bitkisel çaylar, diyet ürünleri gibi) maddelerin aynı anda kullanılmasıyla ciddi etkileşimler olabilmektedir. Bu hasta grubunda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarındaki yavaşlama nedeniyle ilaçların yan etkileri artmaktadır.
Bitkisel ve homeopatik ilaçların çoğunun hamilelik ve emzirme dönemlerindeki kullanımları ile ilgili güvenlik testleri yapılmamıştır. Bitkisel ilaçlar çoğunlukla oldukça pahalı olup, çoğunun etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Hiçbir ilaç iyi bir beslenme, yeterince egzersiz yapma ve verimli bir uykunun yerini tutamaz. Bitkisel ilaçların, doktorunuz tarafından verilen ilaçların yerine kullanılacak kadar güvenli ve etkili ürünler olduğu kanıtlanmamıştır.
Bitkisel ilaçların güvenliği ile ilgili belgelenmiş yeterli bilgi olmadığından, hamilelik veya emzirme döneminde bu tür ürünlerin kullanımı önerilmemektedir. Hamilelik ya da emzirme döneminde size bir bitkisel ilacın önerilmesi durumunda, ilacın siz ve bebeğiniz için güvenli olup olmadığını uzmana sormanız gerekir. Hamileliğin ilk üç aylık döneminde bitkisel ilaç kullanmaktan olabildiğince kaçınmak gerekir. Bununla beraber, bazı bitkisel ilaçlar hamileliğin ilk üç aylık döneminden sonra kullanılabilir. Bitkisel ilaçların gebelerde, süt veren annelerde kullanılması sakıncalıdır. Ayrıca bu tür ürünlerin çocuklarda da kullanımından kaçınılması gerekmektedir. Metabolik enzim sistemleri tam olarak gelişmemiştir ve vücut ağırlıklarına göre doz ayarlaması yapılamadığı için toksik dozlara kolaylıkla ulaşılabilmesi mümkündür. Kullanmadan önce doktora ya da eczacıya danışılması ve doktorun bilgilendirilmesi gerekmektedir. Özellikle cerrahi operasyon geçirecek olan hastalar, bitkisel ilaç kullanımı açısından mutlaka sorgulanmalı ve bitkisel ilaç kullanımına operasyon tarihinden yaklaşık 2-3 hafta önce son verilmelidir. Sağlık otoritelerince, hastaların sorgulanarak ek bitkisel ürün ya da ilaç alımından sonra herhangi bir yan etki gözlenip gözlenmediğinin belirlenmesi, olası bitki-bitki, bitki-ilaç etkileşimlerinin belirlenmesi gerekir. Aynı zamanda bitkisel desteklerin yararları, etiketsiz ürün, kalite güvencesi, bozulma ya da kontaminasyon ile ilgili problemler, risklerin hastalara göre değişmesi ve diğer problemlerin hastaya açıklanması gibi konuları içerecek çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.