Koenzim Q10 nedir?

Koenzim Q10 (Coenzyme Q10, 1,4-benzoquinone, Ubiquinone, CoQ10) 

İlk olarak 1957 yılında Frederick Crane ve arkadaşları tarafından keşfedilen, hücre mitokondrisinde doğal olarak bulunan, yağda çözünen bir biyomoleküldür. Oksitlenmiş formu ubiquinone, indirgenmiş formu ubiquinol olarak adlandırılır. Koenzim Q10 hücre içi elektron transferinin hayati bir parçasıdır. Antioksidan özellik gösterir.  

İnsan vücudunda doğal olarak üretilir, ancak bazı hastalıklar, kullanılan ilaçlar veya yaşlanma nedeniyle eksiklik oluşabilir. Eksiklik durumunda dışardan takviye gerekebilir. Yapılan çalışmalar bazı hastalıklarda koenzim Q10 takviyesinin hastalığın iyileşmesine katkı sağlayabileceğini göstermiştir. Bu nedenle bazı hastalıklarda mevcut tedaviye ilave olarak ve uzman kontrolünde koenzim Q10 kullanılması önerilebilir. Mevcut tedaviyi aksatmak veya bırakmak geridönüşü olmayan olumsuz sonuçlara yol açabilir. Çünkü ürün takviye olarak bazı hastalıklarda önerilse de henüz yeterli çalışma yapılmamıştır. Etkinliğine, kullanım alanlarına, dozuna, kullanım süresine ve yan etkilerine ilişkin daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. 

 Koenzim Q10 Metabolizması  

Koenzim Q10 yüksek molekül ağırlığı ve suda çözünmesinin düşük olması nedeniyle düşük bir biyoyararlanıma sahiptir. Ubiqiuinone eritrositlerde ubiqinol formuna dönüşür. Biyolojik olarak aktif olan formu budur. Hemen her hücrede üretilir. Bu nedenle “her yerde olan” anlamına gelen bu isimler verilmiştir.  

Hücrelerde üretilen koenzim Q10 lenf sistemi aracılığıyla ince bağırsağa ulaşır. E vitamini benzeri lipitlerle emilir. Safra ve pankreas salgıları emilime yardımcı olur. İnce bağırsağın başta duodenum olmak üzere farklı bölümlerinden emilir ve karaciğer, kalp, kas gibi hedef dokulara taşınır. Ubiquinone formu ubiquinol formuna indirgenir. Karaciğerde VLDL (çok düşük yoğunluklu lipoprotein) yapısına karışır ve bu şekilde dolaşıma verilir.  

Özellikle yüksek miktarda enerji ihtiyacı olan dokularda farklı düzeylerde bulunur. Bu dokularda çoğunlukla ubiquinole formu bulunur.  

Atılım temel olarak safra, gayta ve idrarla olur. Ancak yapılan çalışmalar hemen tüm doku ve organlarda yıkılım olabileceğini göstermektedir.  

Koenzim Q10 Kaynakları 

Koenzim Q10 esas olarak insan vücut hücrelerinde doğal olarak üretilir. Beyin ve akciğer hariç olmak üzere hemen tüm organ ve dokularda ubiquinole formunda bulunur. En fazla kalp (110 μg/g), böbrek (70 μg/g) ve karaciğerde (60 μg/g) bulunur.  

Koenzim Q10 ayrıca diyet ile de alınabilir. Diyetle ortalama 2-4 mg/ gün koenzim Q10 alınır. Kan koenzim Q10 seviyesini 1 μg/ml artırabilmek için gıdalarla günlük 100 mg koenzim Q10 alınması gerekir. Bu nedenle çoğunlukla diyetle alınan koenzim Q10 insan vücudunun ihtiyacını karşılamak için yeterli olmayabilir. Diğer taraftan gıdaların hazırlanması sırasında uygulanan kızartma, haşlama gibi işlemler de koenzim Q10 düzeyini azaltır.  

Koenzim Q10 açısından zengin kaynaklar şunlardır:  

  • Kırmızı et: Birçok çalışma en fazla koenzim Q10 içeriğine sahip gıdanın dana eti olduğu sonucuna varmıştır. 
  • Tavuk eti: Kırmızı etten sonra en fazla koenzim Q10 içeriğine sahip gıdadır.  
  • Balık: Uskumru, somon, tuna, ringa balığı vs. 
  • Sebzeler: Karnabahar, brokoli, patates, ıspanak. 
  • Meyveler: Elma, portakal, çilek. 
  • Süt, yoğurt 
  • Yumurta 

Diyetle alınacak düzeyin yeterli olmaması nedeniyle, özellikle kan koenzim Q10 seviyesi azalmış kişilerde takviye ürünler kullanılması önerilir.  

Koenzim Q10 Eksikliği  

Ubiquinone’un plazma konsantrasyonu 0,3-1,7 mg/L kadardır. Bu değerlerin altında olması durumunda eksikliğinden söz edilir.  

KoenzimQ10 eksikliğinin başlıca nedenleri şunlardır: 

  • Genetik: Kalıtsal koenzim Q10 eksikliği çok nadir görülür. Esas olarak koenzim Q10 sentezine ilişkin sorunlardan kaynaklanır. Genellikle iskelet kaslarında koenzim Q10 düzeyleri düşük ölçülür. Görme, işitme anomalileri, böbrek sorunları, ensefalopati, zeka geriliği eşlik edebilir. 
  • İleri yaş: İnsan vücudu kendisi için yeterli miktarda koenzim Q10 üretebilir. Ancak 25-30 yaşlarında üretim azalmaya başlar. 70’li yaşlarda üretim hemen hemen yarıya düşer. Bu nedenle dışardan koenzim Q10 takviyesi önerilir. Bu takviye diyetle veya takviye ürünlerle yapılabilir. 
  • İlaçlar: Kolesterol yüksekliği tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı olarak koenzim Q10 eksikliği gelişebilir. Bu azalmanın koenzim Q10’in bağırsak emiliminin azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlarda (bifosfanatlar) koenzim Q10 seviyelerini düşürebilir. Bunun koenzim Q10 sentezinin bozulmasından kaynaklandığı öne sürülmektedir. 

Koenzim Q10 Takviyesi 

Normal şartlarda vücut kendi ihtiyacı kadar koenzim Q10 üretir. Ancak bazı durumlarda eksiklik gelişir ve dışardan takviye gerekebilir. 

Koenzim Q10 in takviye formları oral alınan tablet, kapsül ya da yumuşak jel kıvamındadır.  

Ağızdan alındıktan sonra en yüksek plazma seviyesine 8-10 saatte çıkar ve 30 saat kadar bu seviyede kalır.  

Piyasada 30, 60, 100, 200, 300, 600 mg kapsül formları mevcuttur. Kullanım dozu beklenen amaca göre değişir. Ancak günde iki kez yemekle (tercihen sabah kahvaltısı) 200 mg alınması ile 2,5 mg/L plazma seviyesi elde edilebilir. Kalp hastalıklarında 200-400 mg, Parkinson gibi sinir sistemi hastalıklarında 600-3000 mg dozlarda önerilebilir. 

Kısa süreli etkinlik incelemeleri, koenzim Q10’in 1200-3000 mg/gün dozuna kadar güvenli olabileceğini göstermiştir. Ancak bu konuda yapılan çalışmaların sayısı henüz azdır, daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.  

Diyet takviyelerinde selenyum ve C vitamini gibi antioksidan ürünlerle kombine ubiquinone kullanılabilir. Yaşlılarda selenyum ve koenzim Q10 kombinasyonunun takviye olarak verilmesinin kalp hastalıklarını, özellikle plak oluşumunu azalttığına, diyabet hastalığında komplikasyonları önlediğine dair çalışmalar mevcuttur. Benzer şekilde C vitamini ile birlikte takviye edildiğinde antioksidan etkinin arttığı izlenmiştir. 

 Koenzim Q10 Takviyesinin Yan etkileri 

Genellikle ciddi yan etki beklenmez, hastalar tarafından kolay tolere edilebilir. Ancak bazen yan etki gösterebilir. Genellikle rastlanan yan etkiler şunlardır: 

  • Mide bulantısı, kusma, 
  • İştah kaybı, 
  • Baş dönmesi, 
  • Baş ağrısı, 
  • Sindirim problemleri, 
  • Karın ağrısı, 
  • İshal, 
  • Uyku sorunları, 
  • Cilt döküntüleri, 

Koenzim Q10’un hamilelik ve emzirme sırasında kullanım güvenliği konusunda doğrulanmış bir sonuç bulunmamaktadır. Bu dönemlerde kullanılmaması önerilir. 

Bazı araştırmacılar koenzim Q10’in kan sulandırıcı ilaçların etkinliğini azaltabileceğini ve pıhtı oluşumuna neden olabileceğini iddia etmektedir. Ayrıca tiroid ilaçları ve kemoterapi tedavisi esnasında etkileşime girebileceği ve dikkatli kullanılması gerektiği düşünülmektedir. 

Koenzim Q10 Kullanım Alanları 

Koenzim Q10 üzerine özellikle son dönemde yapılan çalışmalar iki temel özelliği üzerinde durmaktadır. Bunlar antioksidan ve anti inflamatuar özellikleridir. Bu iki özelliği ve enerji üretiminde görev alıyor olması etkisiyle bazı hastalıklarda ve yaşlanma ilişkili durumlarda koenzim Q10’in faydasının olabileceği düşünülmektedir.  

Olası kullanım alanları şunlardır:  

  • Kalp yetmezliği: Yapılan çalışmalar koenzim Q10’in kalbin kan pompalama gücünü artırdığını, hastaneye yatma ve ölüm oranlarını düşürdüğünü göstermiştir. Kalp krizi ve inme riskini azalttığına dair yeterli kanıt yoktur. 60-300 mg/gün doz önerilir. 
  • Hipertansiyon: Yüksek tansiyonlu hastalarda ilaç tedavisine ilave olarak koenzim Q10 kullanımının damar endotelini iyileştirici etkisi olduğu ve kan basıncını düşürdüğüne ilişkin yayınlanmış çalışmalar mevcuttur. 
  • Alzheimer Hastalığı: Yaşlanma ile gelişen serbest radikal oluşumunun koenzim Q10’in antioksidan etkisiyle azaltıldığı ve hastalığın iyileşmesine katkı sağladığı düşünülmektedir. 
  • Parkinson Hastalığı: Hastalıkta gelişen mitokondri fonksiyon bozuklukları üzerine olumlu etkisi nedeniyle az sayıda da olsa çalışmalar koenzim Q10 kullanımını önermektedir. Ancak buna ilişkin daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu aşikardır. 
  • Fibromiyalji: Mitokondri fonksiyonları üzerine olan olumlu etkileri nedeniyle koenzim Q10 kullanımının hastalığın belirtilerini hafiflettiği düşünülmektedir. 
  • Kısırlık: Koenzim Q10 kullanımının sperm kalitesini ve hareketliliğini artırdığına dair az da olsa çalışma mevcuttur. Daha fazla çalışmaya ihtiyaç olmakla birlikte iyi tolere edilebiliyor olması ve yan etkisinin olmaması nedeniyle kısırlıkta diğer tedavilere destek olarak kullanılması önerilmektedir. 
  • Migren: Bazı çalışmalar migren tipi baş ağrılarının koenzim Q 10 takviyesi ile azaldığını ortaya koymuştur.  
  • Romatoid Artrit: Antiinflamatuar etkisi nedeniyle hastalığın olası komplikasyonlarının azaltılması için kullanılabilir. Ancak henüz yeni tanımlanmış bir kullanım alanıdır, daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 
  • Diyabetes Mellitus: Az sayıda çalışma koenzim Q10 takviyesinin kan kolesterol seviyelerini azalttığı ve bu nedenle şeker hastalığında kullanılabileceğini düşünmektedir. 

Sonuç: 

Koenzim Q10 etki mekanizması daha yeni aydınlatılmaya çalışılmış bir üründür. İlaç değildir. Gıda takviyesidir. Her ne kadar yan etki potansiyeli az olsa da bu tarz ürünlerin mutlaka hekim kontrolünde alınması, mevcut tedavilerin devam ettirilmesi şartıyla kullanılabilir. Koenzim Q10 mevcut tedavilere takviye olarak uygulanabilir. Ürünün etkinliği ve kullanım alanlarına ilişkin sınır çalışma vardır. Daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.  

Hiçbir gıda takviyesi kulaktan duyma bilgilerle kullanılmaz. Pazarlama esnasında iddia edilen etkilerini her zaman göstermeyebilir. Dahası olası etkileri yanında olası yan etkileri de mevcuttur. Gıda takviyeleri mutlaka uzman gözetiminde kullanılmalıdır. 

Scroll to Top