Neden hep yorgunum? Yorgunluğunuz için 20 neden!

Yorgunluk, uyuşukluk hissi, halsizlik, sersemlik, uyuma isteği veya isteksizlik hisleriyle birlikte görülebilen letarji halidir. Enerjimizin tükenmesi ve uyanlıklığın azalması olarak da ifade edebiliriz. Yakın zamanda ağır fiziksel aktivite yapmak veya gerçekten yeterince uyumamış olmak uyuşukluğa ve yorgunluk hissine neden olabilir. Bu normal fiziksel bir durumdur.

Uyuşukluk her zaman yorgunluk şeklinde kendini göstermeyebilir. Uyuşukluk ile yorgunluğu ayırmak gerekir. Ancak uzun süren uyuşukluk hali kronik yorgunluğa da işaret edebilir. Uyuşukluk daha çok bitkinlik halidir. Enerji eksikliği, motivasyon kaybı, ilgi ve coşku eksikliği (apati) hem uyuşuklukta hem de kronik yorgunlukta görülen benzer semptomlardır. Ancak yorgun olmadan da uyuşuk olunabilir.

Hastaların çoğunluğu yorgunluğu yeterince uyuyamamaya bağlarlar. Ancak enerjimizi tüketen şey her zaman uykusuzluk değildir. Bazen yaptığımız küçük şeyler veya yapmadığımız küçük şeyler bile enerjimizi tüketebilir ve bizi zihinsel/fiziksel olarak yorabilir. Hatta günümüzü çekilmez hale getirebilir.

Yorgunluk hissine neden olan ve enerjimizi tamamlamamıza engel olan bir dizi sebep olabilir. Bu sebeplerden her biri hakkında ayrı ayrı uzun değerlendirmeler yapılabilir. Psikolojik sebepler her ne kadar en fazla atıf yapılan başlık gibi görünse de tıbbi açıdan fiziksel sebepler ekarte edilmeden psikolojik sebeplere dair pek yorum yapılmaz. Bu yazıda tüm sebeplere ayrı ayrı değinmek yerine ana başlıklara değineceğiz. Diğer konuları zaten okuyucu analiz edecektir.

Bunları ana başlıklarıyla özetlersek:

  1. Enerji metabolizmasını yavaşlatabilecek hastalıklar
  2. Moral ve mutluluğa yol açan hormonları engelleyen hastalıklar
  3. Vitamin ve mineral bozuklukları ve bunlara yol açan beslenme bozuklukları
  4. Yeterince su içmemek
  5. Kahvaltıyı atlamak
  6. Abur cubur yemek
  7. Alkol almak veya uyuşturucu kullanmak
  8. Uyanık kalmak için aşırı kahve tüketmek
  9. Zihinsel sebepler (mükemmeliyetçilik, sabırsızlık, aşırı titizlik, sinirlilik, kötümserlik)
  10. Dağınık çalışmak
  11. Başarısızlık
  12. Aşırı iş yükü
  13. Mobing
  14. Hayır demekte zorlanmak
  15. Tatil yapmamak
  16. Egzersiz yapmamak
  17. Uyku hijyenini bozacak durumları düzeltmemek ve uykusuzluk
  18. Hafta sonlarında yeterince dinlenmemek
  19. İlaçlar
  20. Psikolojik sebepler (anksiyete, depresyon, panik atak vb.)

Günlük harcadığınız enerjinin %70’lik kısmını Bazal Metabolizma Hızı oluşturur. Bazal metabolizma hızı, vücudun dinlenme halindeyken harcadığı enerjidir. Vücutta enerji harcatan diğer bir olay ise termojenik aktivitedir. Besinlerin termik etkisi, besinin sindiriminden sonra oluşan ısı artışına bağlı olarak metabolizma hızının artmasıdır. Günlük enerji tüketiminin %10’unu oluşturur. Vücutta enerji oluşturan bir diğer olay ise fiziksel aktivitedir. Günlük enerji tüketiminin %20’sini normal fiziksel aktivite oluşturur. Normalin üzerinde hareket edilirse enerji tüketimi artar. Özetle vücut enerji harcamayı yavaşlattığı zaman aldığımız gıdalar harcanmamış enerji olarak depolanır ve kilo alımına sebep olur. Diğer taraftan günlük aktiviteler için gereken bazal metabolizma da yavaşladığı işin vücudumuzun sistemi kendine yetecek enerjiyi bulamaz. Kendisinde var olan enerjiyi de kullanamaz hale gelir. Doğal olarak da yorgunluk veya uyuşukluk şeklinde belirtiler gösterir.

Vücudun enerji metabolizması herhangi bir hastalık olmadan da her on yılda bir yaşa bağlı olarak yavaşlamaktadır. Bu durumu bir hastalığa bağlamamak gerekir. Hatta zaten yavaşlayan metabolizmayı yanlış diyetlerle zorlamak enerji metabolizmasını daha da yavaşlatabilir.

Enerji metabolizmasının bozulduğu hastalıklar metabolik sendrom olarak tanımlanır. Bunlar protein, karbonhidrat ve yağ asitlerinin sentezi veya yıkımı sonu ortaya çıkan patolojik hastalıklardır. Günümüzde en sık görülen metabolik hastalıklar; obezite, hipertansiyon, insülin direnci, yeme bozuklukları (Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza), diyabet, tiroit bezi hastalıkları (guatr, tiroit nodülleri, tiroit kanserleri, tiroit iltihapları), hipofiz bezi hastalıkları, aşırı tüylenme (hirşutizm), böbrek üstü bezi hastalıkları, kan yağları metabolizması hastalıkları, testis ve overin (yumurtalık) hastalıkları, osteoporoz gibi kemik hastalıkları ve kısırlık (infertilite) gibi hastalıklardır.

Vücutta bulunan hormonların her biri hem organların işleyişi hem de sağlıklı bir yaşam için önem arz ederken mutluluk hormonu tüm bu işlevlerin yanı sıra ruh halinizi, hayata bakışınızı ve duygularınızı önemli ölçüde etkiler. Mutluluğunuzu etkileyen 4 farklı hormon vardır. Bu hormonlar; serotonin, endorfin, dopamin ve oksitosin hormonlarıdır. Bu hormonların her birinin farklı ve önemli fonksiyonu vardır. Örneğin serotonin, sinir hücreleri arasındaki elektrik sinyallerini taşır. Serotonin ruh halini olumlu yönde etkiler, uyku performansının düzene girmesine yardımcı olur. Hafıza ve öğrenme fonksiyonlarının başarısında olumlu yönde katkıda bulunur. Dopamin, beynin önemli fonksiyonlarında görev alarak sinir iletilerini sağlayan bir hormon çeşididir. Bu fonksiyonlar; hareket, hafıza, dikkat ve öğrenme fonksiyonu, davranış, uyku ve duygu durumu olarak sıralanabilir. Dopamin eksikliği Parkinson hastalığı gibi hareket bozukluklarının yanında dikkat eksikliği, kavramada sorunlar, hafıza güçlüğü gibi problemler oluşturabilir. Oksitosin hormonu, vücutta sevilme, dokunma ve sarılma ile artan bir hormon çeşididir. Oksitosin hormonu, fizyolojik olarak kasların kasılmasını sağladığı gibi doğumu kolaylaştırır. Endorfin hormonu, ağrı kesici bir özelliğe sahiptir. Acı veya ağrı durumunda vücutta salgılanmaya başlar. Endorfin, vücudun kendi kendini iyileştirme sistemidir. Yaralanmalarda, kazalarda, doğum sancıları sırasında ağrıya bağlı olarak oluşur. Fiziksel aktivitelerin yanında olumlu düşüncelerde bulunmak, stresten ve olumsuz düşüncelerden uzak durmak, sağlıklı bir yaşam sürmek endorfin hormonunun seviyesini dengede tutar.

Dengesiz bir diyet, sürekli aynı gıdalarla beslenmek veya bazı gıdaları aşırı tüketmek de halsizlik ve yorgunluk belirtilerine sebep olur. Yeterince su içilmediği taktirde kanın kıvamı artar, kalbin pompa gücü zayıflar, dokularda kan döngüsü yavaşlar, kanla taşınan oksijen ve mineraller daha az taşınır ve yorgunluk belirtileri gösterir. Ayrıca demir içeriği zayıf gıdalar da kanda oksijen taşınmasında rol alan demir seviyesini düşürerek yorgunluk hissini artırır.

Sabah kahvaltısı günlük enerji ihtiyacınızı karşılamanız için vücudunuza destek olur. Kahvaltıyı atlamak depolardan enerji üretim sistemini zorlar. Uzun süren bu süreçte yeterli enerjiyi toparlayamayan vücut yorgunluk hissedecektir.

Sürekli abur cubur yemek, yüksek karbonhidrat içeriği sebebiyle ani kan şekeri yüksekliğine sebep olur. Ancak bu durum uzun sürmez. Hızlı yükselen kan şekeri hızlı düşer. Bu durum da metabolik sistemi zorlar.

Sakinleştiriciler, antidepresanlar, antihistaminikler, tansiyon ilaçları, uyku hapları ve diüretikler yorgun hissetmenize sebep olabilir.

Scroll to Top